28 Haziran 2008 Cumartesi

Ozgur Ansiklopedi Vikipediada Kurdler

2 yorum
Kürtler, dini bakımdan heterojen bir halk olup aralarında birçok farklı dine mensup gruplar vardır.Türkiye ve İran sınırları içinde yaşayan Kürtler'in çoğunluğu Ehli-Sünnet meshebine bağlı (Şafii ağırlıklı) olup bir kısmı ise Alevidir. (İran'daki Alevi Kürtlere Ehl-i Hak denir.). Ayrıca Şii, Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtleri de mevcuttur.

Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İrani kolunun kuzey-batı İrani grubuna ait bir dildir.1 Kürtçe, dünyada tahminen 20-30 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. Kürtlerin konuştuğu lehçeler şöyle sıralanabilir: Kurmanci, Sorani ve Kelhuri. Bunun dışında Zazaca'nın Kürtçe'nin bir lehçesi olduğuna dair kanıtlanmamış iddialar mevcuttur.

Kürt edebiyatı; halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır. Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanır. Yazılı edebiyat ise bin yıl öncesine kadar dayanır. Hemadani Baba Tahir (935-1010), Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğini, bin yüz yıl önce İran'da Arap alfabesiyle Kürtçe yazmıştır.
Kürtçe'nin eski ve edebi eserlere sahip diğer bir lehçesi de Kurmanci lehçesidir. Kurmanci lehçesiyle bu güne kadar ulaşmış şiirler yazan Kürt şairleri arasında ilk akla gelenler:
Elîyê Herîrî (1425-1495), Feqîyê Teyran (1590-1660), Melayê Cizîrî (1570-1640) ve Ehmedê Xanî (1650-1707)'dir. Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn adlı ünlü eseri ilk kez 1730'da çevrilip yayımlanmıştır.

Kurt dili,Kurt Tarihi,Kurt Edebiyati Hakkinda Genis
Bilgiler Fakat Farkli Kaynaklara Dayandigi icin Bazi Saibelerin de Olabildigi
Vikipedia Sozlukde Kurt Yazilari icin
Tiklayin

Read full story

Zoroaster's vision

0 yorum
Origins
The prophet Zoroaster

Zoroastrianism was founded by the prophet Zoroaster (or Zarathustra) in ancient Iran approximately 3500 years ago.
The precise date of the founding of Zoroastrianism is uncertain. An approximate date of 1200-1500 BCE has been established through archaeological evidence and linguistic comparisons with the Hindu text, the Rig Veda.
Zoroaster
Zoroaster was born in Northeast Iran or Southwest Afghanistan. He was born into a Bronze Age culture with a polytheistic religion (the worship of many gods), which included animal sacrifice and the ritual use of intoxicants. This religion was quite similar to the early forms of Hinduism of the Indus Valley.
The name Zoroaster is a Greek rendering of the name Zarathustra. He is known as Zarathusti in Persian and Zaratosht in Gujarati.
Zoroaster's birth and early life are little documented. What is known is recorded in the Gathas - the core of the Avesta, which contains hymns thought to be composed by Zoroaster himself. Born into the Spitama clan, he worked as a priest. He was a family man, with a wife, three sons and three daughters.
Zoroaster rejected the religion of the Bronze Age Iranians with their many gods and oppressive class structure, in which the Karvis and Karapans (princes and priests) controlled the ordinary people. He also opposed animal sacrifices and the use of the hallucinogenic Haoma plant (possibly a species of ephedra) in rituals.
The vision of Zoroaster
When Zoroaster was thirty years old he had a divine vision of God and his Amesha Spentas during a ritual purification rite. This vision radically transformed his view of the world, and he tried to teach this view to others.
Zoroaster believed in one creator God, teaching that only one God was worthy of worship. Furthermore, some of the deities of the old religion, the Daevas (Devas in Sanskrit), appeared to delight in war and strife. Zoroaster said that these were evil spirits and were workers ofAngra Mainyu, God's adversary.
Read full story

Purification

0 yorum
Zoroastrians are not fire-worshippers, as some Westerners wrongly believe. Zoroastrians believe that the elements are pure and that fire represents God's light or wisdom.
Zoroaster placed less emphasis on ritual worship, instead focusing on the central ethics of 'Good Words, Good Thoughts and Good Deeds'.
A prayer room at the Harrow Zoroastrian Centre

Zoroastrian worship is not prescriptive. Its followers can choose whether they wish to pray and how.
Communal worship is usually centred around seasonal festivals (of which the Zoroastrians have many), but there are other opportunities for worshipers to gather, such as the Navjote, the initiation ceremony where a child is accepted into the Zoroastrian fellowship.
Prayers
Zoroastrians traditionally pray several times a day. Some wear a kusti, which is a cord knotted three times, to remind them of the maxim, 'Good Words, Good Thoughts, Good Deeds'. They wrap the kusti around the outside of a sudreh, a long, clean, white cotton shirt. They may engage in a purification ritual, such as the washing of the hands, then untie and then retie it while reciting prayers.
Prayers are primarily invocational, calling upon and celebrating Ahura Mazda and his good essence that runs through all things. Prayers are said facing the sun, fire or other source of light representing Ahura Mazda's divine light and energy.
Purification is strongly emphasised in Zoroastrian rituals. Zoroastrians focus on keeping their minds, bodies and environments pure in the quest to defeat evil (Angra Mainyu). Fire is seen as the supreme symbol of purity, and sacred fires are maintained in Fire Temples (Agiaries). These fires represent the light of God (Ahura Mazda) as well as the illuminated mind, and are never extinguished. No Zoroastrian ritual or ceremony is performed without the presence of a sacred fire.
Read full story

Yakaris

0 yorum
Tanri O Herseyi Bilen, Spitama soylusu Zerdüst´e dedi; Senin icin, Ey cesur Spitima soylusu ZERDÜŞT,O dindar Fravasyilerino kürtlerin, zafer kazananlarinatilganligini ve guclerinimuhtesem kıl. yardim ve bagislarini esirgeme...yardimima nasil geldiklerini,belirtmek isterim...Onlarin gücü ve saltanatliklari ile,ey zerdüstsu yeryüzünü aydinlatan, isiga bogan,yukardaki güneşi,bizi ısıtan ateşiruhsal bir yapida, cenge giden gercek celikten kılıpyeryüzünün üc´lü mekani (ateş, güneş toprak)üstüne ruhu üfle... Gökteki tanrinin giysisi ruhlarca yapilmis yildizlarla süsle... MİTRA ve RASYANUS ile birlikte olup kutsalligin amadesindesin. EY ZERDÜŞT (ZARATHUŞTRA)Son duam o dur kiyeryüzünde sana açılmış bütün iyi ruhların dualarını ateşin ve güneşin hatrına kabul buyur....bu kullar zulüm altındadıronları bu zulüden kurtaronlara yardım et ve onlara yol göster
Read full story

26 Haziran 2008 Perşembe

Gata Dualari

1 yorum
Yukariya uzanmis ellerimle haykirarak yardim diliyorum, her seyi bilen, herseyin basi olan Kutsal ruhun eylemleri, ey bilgelik, beni iyi duygunun bilgiligi ve tarimin ruhu ile örtün. Ben kendimi size adamak istiyorum. Herseyi bilen tanri , iyi duygu Uzatin beni bilgeligin yasasiyla, ey her iki dünya, siz ki bedenlere bürünmüssünüz ve ruh sahibiniz. iki dünya araciligi ile bilgelik sizi sevince sadik olmaya hazirlar! Ben sizi "sarki gibi" okumak istiyorum, ey bilgelik ve iyi duygu, öyle ki, asla benzeri görülmemis gibi ve Herseyi bilen Tanri, o ki sadakati gelistirir egemenlige zarar vermeden. Cagrimi duyup yardimima gelesiniz! Ben iyi duygunun yardimi ile ruha dikkat etmeye niyet etmisim, cünkü ben herseyi bilen Tanrinin eylemlerimize olan ödülünü biliyorum. Ben dindarligi aramayi ögretmek istiyorum, bu kadarina gücümün yettigini biliyorum cünkü. Ey dindarlik, basarili olup, seni ve iyi duyguyu görebilecekmiyim, ve tanrinin, o en güclü inancin itiati Herseyi bilen icin olacakmi? Amacimizi bu sözlerle betimleyelim, ki tufan ardiclari, en büyügün kim oldugunu secebilsinler. Gel iyi duygu! bize yasam boyunca dindarligi ve armaganlari ver! Ey sen herseyi bilen, Zerdüst´e gercek sözlerinden dolayi güclü destek ver, ve ey Tanri, bize destek ver ki böylece yenebilelim düsmanin düsmanini! Bize iyi duygunun ödüllerini ver. Itaatkarlik ve sevgi ver visitjaspa´ya ve bana. Duydugum sözleri yerine getirmek icin, ey Herseyi Bilen Tanri, bana sözünü ver! O en iyi olan(cennet) icin dua ediyorum, en iyi ve en dindar olan sensin. Tanrim, sen cenneti olusturdun, benim ve Frasjaosjtra icin, ve bizi sonsuza degin bagisladin, iyi duyguyu bize armagan ettin. Desteklenen en iyi dileklerin ve egemenlik, yaraticiligi zengin kilar. Akilli gördügün dindarlik, dindarlik ve iyi duygudur, o dürüstlerin -ey Herseyi bilen Tanri- dileklerini yerine getir, tam ve eksiksiz. Biliyorum sarkidaki dua sesi, besin ve giysilere bürünür. Benki bunlarla bilgeligi ve iyi duygunun bakimini yapiyorum. -sonsuza dek- ey Herseyi bilen Tanri, iyi duygunun ve dünyaninbaslangicta nasil olustugunu, senden ögrettigim gibi ögret. ÖLÜLERIN RUHLARI, KORUYUCU RUHLAR VE AZIZ Faravasyi bir besin gücüdür: varligi insanlarda, Hayvanlarda hatta esyada tutan bir prensiptir. Ölümden sonra "dindar Fravasyi" ler bir koruyucu güc olustururlar. bu konuda yazilmis daha sonraki metinlerde "bir cesit kollektif tanrisallik " olarak da nitelenmektedirlerTanri O Herseyi Bilen, Spitama soylusu Zerdüst´e dedi; Senin icin,Ey cesur Spitima soylusu Zerdüst,O dindar Fravasyilerino kudretletrin, zafer kazananlarinatilganligini ve guclerinimuhtesemligi yardim ve bagislari,yardimima nasil geldiklerini,belirtmek isterim.Onlarin gücü ve saltanatliklari ile,ey zerdüstsu yeryüzünü aydinlatan, isiga bogan,yukardaki gök yüzünü elimde tutabildigim,bir ev gibi O, yani gök, ruhsal bir yapida ancak temeli, uzaklara giden gercek celikten olupyeryüzünün üc´lü mekani üstüne isildar. Gökteki tanrinin giysisi ruhlarca yapilmis yildizlarla süslenmistir. Mitra ve Rasynus ile birlikte olup kutsalligin amadesindedir. Gökte hangi tarafa bakarsan bak hicbir sinir görünmez. Onlarin gücleri ve saltanatlari ile o dev, lekelenmemis aredvi´yi elimde tutabiliyorum Ey Zerdüst.
Read full story
 

My Blog List

Hello

Ortaya çıkan çeteleşme eğilimlerini erkenden tespit edememe ve yeterince tavır koyamama ikinci önemli stratejik yetmezliktir. Bu rolü güvenilir arkadaşlara bırakmak dogmatizmin diğer bir sonucudur. O kadar soylu değeri çarçur ederlerken, mutlaka fark edebilmeli ve dur diyebilmeliydim. PKK'nin bütün soylu çabalarına en büyük darbeyi bu yönlü gelişmeler vurmuştur. Adeta canavarlaşmış bazı kişiliklerin inanılmaz nitelik arz etmelerinin izahı güçtür. Büyük emeklerle hazırlanan yapının bu öğelere kolay teslim olması daha da anlaşılmaz konudur. Bendeki müthiş arkadaşlık anlayışı hep en iyisini yaparlar, en dürüstüdürler, ellerinden gelmeyecek iş yoktur, çağdaş havarilerdir biçimindeki dogmatizme varan inanış bu gelişmelerde etkili olmuştur. Geç uyandık. Tam uyandığımızda veya fark ettiğimizde, stratejik olarak hem zaman hem büyük çabaların ürünü başta genç savaşçılar, halk, maddi ve manevi birçok değer kaybedilmişti.1992-1993 derslerini daha derinliğine çıkarmalıydım. Irak-Kuveyt krizi ile 1991'de ülkedeki gruplarla olmak daha doğru olacaktı. 1982'lerde yapmadığım işi, atmadığım adımı bu sefer yapma ve atma biçiminde olmalıydı. Ortadoğu çalışmalarını ikinci plana bırakmak gerekirdi. Fakat aynı yaklaşım, yoğun takviyeler altından başarıyla kalkılacağına beni inandırmıştı. Binlerce nitelikli kadro içinden mutlaka sürece cevap verenlerin çıkacağı hep beklenmişti. Fakat hareketin bağrındaki çetecilik ve sorumsuz merkezi yaklaşım tüm katkıları boşa çıkarıyordu. Tarih göz göre göre başarısızlığa götürülüyordu. Disiplin ve fedakarlıkla fazla değer kurtarılamaz, görevler başarılamazdı. 1992 sonlarındaki Osman Öcalan'ın YNK ile boyun eğmeyi andıran uzlaşması, Murat Karayılan ve Cemil Bayık'ın intiharvari çabaları tesadüfen birleşerek sürecin daha büyük kaybını önledi. Köklü ders çıkarılması gereken nokta buydu. Ülke içi ihmal edilmemekle birlikte, merkezi kadro yapısının köklü çözümüne ihtiyaç vardı. Bunu Suriye üzerinde yeni okullar açmayla telafi etme ve aşırı tekrarlama çalışmaları beni oldukça tıkadı. Çabaların anlamı pek kalmamıştı. Bizzat müdahaleyi yapmada geç kalmıştım. O kadar değer kaybından sonra yönelmeyi kendime yediremiyordum. Tıkanmayı askeri değil, siyasi yollardan açma deneyimi daha anlamlı geliyordu. Askeri yönelim toptan intihara götürebilirdi. Siyasi çalışma ise, daha potansiyelli hareketi mümkün kılabilirdi. Yapıda tekdüzelik sürdü. Aynı tarz çalışmalar KONGRA GEL dönemine kadar yansıdı. Son iç bunalımların kökeni aslında ülkeye gidiş ve orada üsleniş, çalışma tarzı ve temel taktik anlayışların bir devamından ibarettir. Özeleştiriler anlamlı yapılmamıştı. Eski kişilik ve çalışma tarzında ısrar vardı. Bu da her zaman ve her yerde anlamsız kayıplara, yerine getirilemeyen görevlere, acılara ve sonuçta tasfiyelere yol açmaktan öteye gidemezdi.İkinci yaşam dönemi devlet odaklı olduğundan, ama daha henüz yitirilmemiş komünal demokratik duruş özelliklerinden ötürü çelişkiliydi. Sonucu bu çelişkilerin boğuşması belirleyecekti. 15 Şubat 1999 aynı zamanda devlet odaklı yürüyüşe ölüm darbesi indirmişti. Eğer devlet odaklı particilik, devletçilik bir hastalıksa, o halde 15 Şubat 1999'da tüm kapitalist dünya devletlerinin bana vurduğu darbe aynı zamanda üçüncü doğuşum için bir ilaç, bir ebelik rolünü oynayacaktı.Üçüncü yaşam dönemi, eğer adına ve özüne yaşam denilebilecekse, 15 Şubat 1999'dan sonuna kadar gidilebilecek aşama olarak ayrıştırılabilir. Belirgin niteliği, genelde devlet odaklı, özelde kapitalist modern yaşamdan kopuşla başlamasıdır. Tekrar yaban yaşama koşmuyorum. On bin yıl öncesine gidecek değilim. Ama insanlığın bazı temel değerlerinin o yıllarda gizli olduğu da kesindir. Uygarlığın bin bir hile ve zorbalıkla kestiği o dönem insanlığı bilimsel teknik seviyeyle bütünleştirilmedikçe, insanın gerçek kurtuluşu, özgürlüğü mümkün olamazdı.Uygarlık ve devlet odaklı yaşamdan kopmak gerileme değildir. Tersine doğadan ölümcül kopuşa, kan ve yalana dayalı şişirilmiş iktidar kişiliğinden vazgeçme belki de en temelli sağlığa kavuşma imkanıdır. Hastalıklı toplumdan sağlıklı topluma, sıkboğaz, obez, çevreden kopmuş, bir nevi kanserleşme olan aşırı şehirleşmiş toplumdan ekolojik topluma, tepeden tırnağa otoriter ve totaliter devletli toplumdan komünal demokratik ve özgür eşit topluma doğru bir yöneliş söz konusudur. Avcı kültürüyle hayvan katliamına, uygarlığın insan katliamına, kapitalizmin doğa felaketine yol açan zincirleme halkasından kurtulma yeni bir insanlığa kapıyı aralayabilir. Hayvanlarla dost, doğayla barışmış, kadınlarla dengeli güç yapısına dayanan, barışçıl, özgür eşit, aşklı yaşam, bilim ve tekniğin gücünü savaş ve iktidarın oyuncağı olmaktan çıkarmış ahlaklı politik bir kişilik, beni, en azından ENKİDU'yu şehre ve devlete bağlıyan çekim gücü kadar çekiyor, anlamlı kılıyor. Tek kişilik tutukevinin yarattığı bir özlemden kesinlikle bahsetmiyorum. Büyük bir düşünsel, ruhsal paradigmadan bahsediyorum. Kategorik yaklaşımdan, büyük güce tapınmadan, çağın, tüm uygarlıkların kan lekeleri altında parıldayan yaldızlı yaşamlarından gerçekten hem bıktım hem nefret ediyorum.Çocukken genlerime işlemiş avcı kültüründen ötürü gözümü kırpmadan başlarını kestiğim, kopardığım, kurnazca avladığım kuşlardan, vurduğum hayvanlardan özür dilemekle başlamak istiyorum yeni yaşam dönemime. En büyük saadetin kaşaneli köşklerde değil, yeşil çevreli kulübemsi mekanda yaşandığına inanıyorum. Doğayı tüm renkleri, sesleri ve anlamları içinde dinleyerek, bütünleşerek yaşamın erdemine ulaşılacağına inanıyorum. Gerçek ilerlemenin dev kentlerden ve iktidar otoritelerinden geçmediğine, tersine bunların en büyük hastalık kaynağı olduğuna; buna karşın eski köyü de, yeni kenti de aşmış, ekolojik yerleşimi bilimin ve tekniğin en son verileri ile karşılayan bir mekansal yaşamın gerçek devrim olduğuna inanıyorum. Aradaki kocaman uygarlık yapılarının insanlığın mezarı olduğuna inanıyorum. Bir gelecek yürüyüşü olacaksa, bu gerçekler temelinde olursa anlamlı ve yürümeye değer olduğuna inanıyorum.Hiyerarşik devletçi sınıf uygarlığından kopmak en büyük özeleştiridir. Bunu başaracağıma inanıyorum. İnsanlığın çocukluğuna, emekçilerin, halkların unutturulmuş tarihine, kadınların, çocukların ve çocuk ihtiyarların ütopyalarındaki özgür eşit dünyalarına katılmayı, başarıyı orada sağlamayı daha çok istiyorum.Bunların hepsi ütopya. Ama bazen ütopyalar mezardan beter yapılar içindeki yaşamın tek kurtarıcı esinidir. Günümüzdeki mezarlardan beter yapılardan tabii ki öncelikle ütopyayla çıkış yapılacaktır. Durumum hiçbir insana benzemiyor. Benzemesini de istemiyorum. Daha iyi anladığıma, hissettiğime göre iyi yoldayım. Anlamın ve hissin yaşattığı bir insan en güçlü insandır. Büyüklere benzeme günahını bir daha işlemeyeceğim kesindir. Zaten benzemeyi ne çok istedim ne de becerdim. İnsanlığın geçmişi daha gerçektir. Ona saygılı olacağım ve yaşamı orada arayıp bulacak ve yeniden başlatacağım. Gelecek bu çabaların işleyiş halinden başka bir şey değildir.Hep kendimi mi düşünüyorum? Değil. Savunmam tüm insanlık için bir şeyler öğretebilir. Yeniden yapılanmış PKK bütün soylu arkadaşlarımı, anlam gücü ve iradesi olan yoldaşlarımı birleştirebilir. KOMA GEL tüm Kürdistan halkını ve dostlarını demokratik bir çatı olarak toparlayabilir. Yaşamımıza, ülke ve toplumumuza rasgele saldıracaklara karşı HPG iyi bir savunma savaşı verebilir; anlayışsız, zalim ve haksızdan hesap sorabilir. En soylu kadınlarımız tüm zamanların tanrıça olgunluğu, anlayışlılığı, melek saflığı ve azizeliği ve Afrodit güzelliğini kimliğinde bütünleştiren PAJK'da birleşebilir.Bu savunmayla temel insanlık anlayış ve idealimi uygarlığın son temsilcisi olarak hayli gururlu ve kendinden emin AB'nin yargı organı AİHM'e sunarken, olumlu beklentilerden ziyade, sistemin kar büyücülüğüne alet olmaktan öteye bir rol oynamayacağından ötürü üzüntülerimi belirtebilirim. Daha demokratik, özgür ve adil toplum dileklerimle saygılarımı sunarım.27 Nisan 2004Tek Kişilik Tutukevi/ Mudanya/ BursaAbdullah ÖCALAN

Mezopotamia History © 2008 Business Ads Ready is Designed by Ipiet Supported by Tadpole's Notez